Yazılar

BİLGİ VE TOPLUM

Kettani'den şunları okurken doğrusu hayretimi gizleyemedim:

"Ebu Müslim el-Kecci (ö. 292/904) Gassan revakında ders imla ettiriyordu. Onun meclisinde yedi müstemli ( konuşmacının sözünü yüksek sesle tekrarlayarak uzaktaki kalabalığa duyurmaya çalışan) bulunuyor ve her biri berisindeki arkadaşına onun söylediklerini duyuruyordu. Ebu Müslim'in meclisinde sadece bakıp dinleyenlerin dışında, söylediklerini yazan kırkbin küsur insan vardı. Asım bin Ali (ö. 221/836) nin meclisinde de yüzbirıi aşkın insan bulunuyordu." (Kettanî, et-Teratibu’l İdariye, İz y. İst. 1990, 1/152)

Zor Günlerde İlkeler

Bu günler ilginç günlerdir. Bir dönüm noktasında olduğumuz kesin. Herkese düşen görevler vardır. İktidar kadar bize, size ve bütün millete düşen görevlerdir bunlar.

Biz dünyaya bir kere geliyor ve ebediyete gidiyoruz. Burada yaşamak bir imtihandır. Kendimiz ve neslimiz için hayatın anlam ve amacını, istikamet ve saadetini, hayatı var eden bize açıklamıştır. Bu, büyük bir merhamettir.

Onu beğenmeyen akıllılar (!) en azından ne ile yarıştıklarını merak ederek, okumalı ve incelemelidirler. Ancak aptallar meraktan ve düşünceden kaçarlar.

Müjdeli Bir Keşif

Şimdi size çok dikkat çekici, gerçekten ilginç, hem de çok tatlı, çok müjdeli bir keşf örneği sunalım: M. Serhan Tayşi, “Ali Emiri izinde” isimli hatıralarında yazıyor. (Timaş y. İst. 2009, s. 39-40):

“Annemin dedesi Şeyh Ali Efendiye dair tek hatıram, babamın Çocukken dinlediği bir hikâyeden ibaret. Babamın, her anlatışında: “Hepsi tahakkuk etti, hâlâ düşündükçe şaşarım" dediği bu hikâye şöyle:

Ferhat Koca Maraş’taydı

Sevgili dostumuz Prof. Dr. Ferhat Koca Bey (*) 5 - 6 Temmuz (Pazar ve pazartesi 2009) da Maraş’taydı. Bir başka değerli dostumuz Çorum Müftüsü Ahmet Çelik Beyin biricik oğlu Edib’in düğün merasimi münasebetiyle yaşamıştık bu mutluluğu.

“Devlet Muhalifini Yaratıyor”

Yıllardır yaşadığımız olaylardan şunu görüyor ve şu dersleri çıkarıyoruz: artık devlet kendi muhalifini kendisi oluşturuyor ve meydana salıyor. Sonra da onun etrafında kümelenen gerçek muhaliflerini tanıyor, tespit ediyor. Eğer zararlı hale geldiklerine kanaat getirirse, içlerindeki adamları eliyle başlarına bir bela, bir olay sarıyor ve tek tek, ya da topluca işlerini bitiriyor. Bu “danışıklı dövüşe” eskiden “muvazaalı” derlerdi.

Ağlayan Yürekler

İmanın iki dünyada da saadet, inkârın iki dünyada da azap olduğunu biliyoruz. Ve imanın bir ihsan-ı ilahi olduğunu da görüyoruz. Hamdolsun, şükrolsun.

Hz. Lut (a.s.)’un karısı, Hz. Nuh (a.s.)’un oğlu, Hz. İbrahim’in babası kafir oluyor da, Fir’avn’un karısı Asiye Hatun Müslüman ölüyor, ne ile izah ederiz ihsan-ı ilahiden başka?

Yargı Yargıyı Bitirmemeli

Ülkede herkes soruyor, “Ne oluyoruz Allah aşkına? Hani hukuk herkese lazımdı? Hani adalet mülkün temeliydi? Hani yargı önünde herkes eşitti? Hani herkes birinci sınıf vatandaştı?”

Bahçeci Hoca Ve Cihadı

Osmanlının yıkıldığı, yerine TC. nin kurulduğu sancılı ve acılı yıllar. Ve arkasından gelen devrim yılları. Acımasızca İslam medeniyetinin yıkıldığı, yok edildiği yıllar. İslam’ın alimlerine de, ilimlerine de, eğitimine de, yazısına da, kılık ve kıyafetine de, takvimine de kıyıldığı yıllar. Kaçak göçek Kur’an-ı Kerim eğitiminin verildiği yıllar. Batılılaşmanın, çağdaşlaşmanın, “aydınlanma” adı altında pozitivizmin, tanrı tanımazlığın, laikliğin “din” gibi benimsendiği ve devlet eliyle cebir ve şiddetle uygulandığı yıllar. Muhalefetin ezilip geçildiği yıllar.

“Vezirin Tölü”

Bir önceki yazımızda Bahçeci Hcayı tanıtmış ve cihadı hakkında bilgiler vermiştik. Onun hakkındaki en önemli şu bilgileri hatırlatarak yazımıza devam edelim inşallah:

“İlle de bir defasında karakolda yatırmışlar. Üstüne binmişler. Sakalını yular etmişler. Deh demişler onu unutmamış. Sakalı kesmiş. Bir daha bırakmamış. Davayı kurtarmış. O yoldan hakaret bitmiş.

ALİMLERE DÜŞEN

Bizim alimlerimizden ilk istirhamımız, Allah aşkına, insanlığa acımalarıdır.

İslam gibi çok yüce bir deva ellerinde iken, insanlığın ızdırap içinde kıvrandığı hastalıklara karşı kayıtsız kalmamalarıdır. Ellerinde İslam gibi bir gıda verken, insanlığın açlıktan ölmelerine seyirci kalmamalarıdır.

Sayfalar