Yazılar

Kürtler Ne İstiyor?

Her şey Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “her şey daha güzel olacak” demesiyle başladı gibi. O zamana kadar da konuşuluyordu ama bu kadar üstünde ciddiyetle durulmuyordu devlet olarak.

İki bakış açısı var memlekette. Birisi, “haklarıysa verelim” anlayışıdır.

Diğeri de “hakları da olsa vermeyelim, çünkü istekleri burada kalmaz, şımarır, daha fazlasını isterler.”

Onlara göre bunun “daha fazlası” ise bölünmedir. Yani “Kürdistan” adı altında ayrı toprak ve ayrı devlet talebi.

Bu ciddi bir meseledir. Dönüp onlara soruyoruz: “Bu talep doğru mu?”

Tam Çare İslamî Açılım

Bir önceki yazımız “Kürtler Ne İstiyor?” başlığı altındaydı ve istekleri maddeler halinde sıralamıştık. Hatta orada olaya genel olarak bakış açımızı da yazmıştık. Kaldığımız yerden devam edelim inşallah.

İsteklerden birisi de “Yeni bir Anayasa yapılsın ve demokratik hak ve hürriyetler güvence altına alınsın. Demokratik kurumların güçlenmesi ve ilişkilerde demokratik aktörlerin seferber edilmesi sağlansın.” idi

Kitap Tavsiyesi

Zaman zaman “hocam hangi kitapları tavsiye edersiniz?” diye soruyorlar. Bazen bu, “hangi tefsiri okusak?” şeklinde de oluyor.

Evet, okuyacağı kitabı sormak, bilenlerle istişare etmek her zaman güzeldir. Bunu yapmalıyız. Ama bunu yaparken, sorduğumuz adamı tanımak ne kadar önemli ise, sorduğunuzun da sizi tanıması o kadar önemlidir. Onun için mektupla bunu soranlara maalesef doğru cevap verme imkanımız pek olmuyor.

Neden mi?

Dil Meselesi

Bilindiği gibi dil, yani konuşabilme ve meramını ifade edebilme, Kur’an-ı Kerim’de geçtiği gibi “beyan”, Allah Teâlâ’nın insana verdiği büyük bir nimettir. Bu dillerin çok farklı oluşu da yine kutsal kitabımızda “Allah Teâlâ’nın âyetlerinden, yani varlığını, birliğini,gücünü, kudretini gösteren alamet ve işaretlerden sayılmıştır.

Yer İsimleri Neden Değiştirilir?

İnsanlar gibi mekanlara da isimler verilir. Maksat tanımak, birbirinden ayırmak ve karıştırmamaktır değil mi?

Bu isimleri kim verir?

Herhalde o yerlerde yaşayanlar. Doğrusu da budur. Bu hak onların olmalı. Dağdan gelip bağdakini kovmak her yerde ayıplanır yani.

Tarih faydalı bir ilimdir. İyi anlaşılması için de, tıpkı coğrafya gibi harita üzerinde çalışılmalıdır. Haritada yerini görerek çalışmak, coğrafya şartlarını, mesafeyi, zorluk ve kolaylıkları ve daha birçok şeyleri anlamamızı kolaylaştırır.

Hartlap

“Belki birçoğunuz “bu da nedir?” diyeceksiniz.

Haklısınız elbette. Hemen söyleyeyim, “Hartlap”, bizim köyde bol bulunan bir ağaç türüdür. Bodur sayılan, kök ve dalları kırmızı, yaprağı her mevsim canlı bir açık yeşil, hani büyük şehirlerde olsa saksılara girecek, salonları süsleyecek kadar güzel bir ağaç. Ama bizim köylü olunca, benim gibi gariban kalmış…

“İyi de kardeşim, bize ne bundan?” dediğinizi duyar gibiyim.

Belki yine haklısınızdır. Ama bizi bir yerde ilgilendiriyor. Çünkü bu “Hartlap” aynı zamanda bizim köyün de adıdır.

Dilipak’a Yapılanlar

Abdurrahman Dilipak kardeşimiz için mahkeme safhası devam ederken bir yazı yazmıştım. Şimdi o dava kesinleşti ve maalesef korkulan oldu. Düşünce ve ifade hürriyetini katleden bir dava gibi değerlendirilen bu karara, yani “Hakkımı helal etmiyorum” ifadesi yüzünden Abdurrahman Dilipak'ın tazminata mahkûm edilmesine ve evinin satılmasına her çevreden çığ gibi tepki geldi ve gelmeye devam ediyor.

Ümmet Birliği Ve Vize Sorunu

Çok üzüldüğüm bir şey var, İslam’ın bir güzelliğini biz terk etmişiz, ecnebiler almış kullanıyor ve faydalanıyorlar. Biz de onları örnek göstermek zorunda kalıyoruz.

İşte AB de öyle bir şey!

Fitne Uyanık Aman Dikkat

Bugünlerde siz, biz hepimiz, herkes mayınlı bir arazide yürür gibi hassas ve dikkatli olmalıyız. Konuştuklarımızı, yapıp ettiklerimizi iki kere düşünmeliyiz. Yoksa yanlışlıkla bastığımız bir mayın bizi öldürmese de parçalayabilir ve ömür boyu acı çektirebilir.

Düşmanlarını uyandırıp tahrik etmeden tehlikeli bir vadiden geçen bir birlik gibi hareket etmemiz gerekiyor. Daha sıkı, daha dikkatli, daha uyanık, daha tedbirli, daha sessiz…

Kırmızı Çizgiler Çoğalmasın

Şimdi Org. Başbuğ da konuşmuş ve bazı kırmızı çizgileri açıklamış oldu. İyi, böyle bir açıklama vazifeleri varsa, varsın yapsınlar. Partiler de kırmızı çizgilerini ortaya koyuyor. “Bunları konuşmayız, tartışmayız” diyorlar.

Acaba bu tutum ne kadar doğru?

Bir önceki yazımızda fitnenin uyanık olduğunu ve aramızda kol gezdiğini yazmış, “hassas ve dikkatli olmalıyız”, “konuşmayalım değil, bağırmayalım yeter” demiştik.

Sayfalar