Yazılar

İslam’sız Olmaz

Son zamanlarda sık kullanılan “Ortadoğu’da Türkiye’yi hesaba katmayan hiçbir plan tutmaz.” diye bir söz var. Doğruluğu kanıtlanmış bir söz. Bu zamana kadar aksine bir tutum sergileyenler, hep yanıldılar, emekleri heba ve kendileri perişan olarak ortada kaldılar.

“Ben de Sakal Bırakacağım”

“28 Şubat Post Modern Darbe” sürecinde Başörtüsü yasağının yoğun uygulandığı günlerde bir mecliste öğretmen arkadaşlarla sohbet ediyoruz. Söz dönüp dolaşıp başörtüsü yasağına geliyor.

O günlerde bizim İmam Hatip Lisemiz de yoğun baskılar altındadır. “İlle de yönetmeliği uygulayacaksınız” diyorlar müdürümüze. O ise çırpınıp duruyor. Bir yandan öğretmenlerle istişare ediyor, “asla, sonuna kadar dayanacağız” tepkileri karşısında maneviyatı güçleniyor, bir yandan da gelen baskılar sebebiyle yeniden “ne yapalım?” telaşıyla tekrar soruyor…

Papaz Ve Askerî İstihbarat

Vay be!.. Bunu da mı duyacaktık?!..

Yaşa ki neler göresin!

Eski Papaz İlker çınar'ın askeri istihbaratın elemanı olduğu ortaya çıkmış:

“Misyonerlik tartışmalarının zirve yaptığı 2005 yılının en çok konuşulan ismi eski papaz İlker çınar, uzman çavuş çıktı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı istihbarat elemanı olduğu tespit edilen çınar'ın papazlık yaptığı dönemde Emekli Sandığı'na düzenli olarak pirimleri yatırılmış.

Bize Böyle Öğretmişlerdi

Evet, Bize Böyle öğretmişlerdi.

Demişlerdi ki, yargıç, önündeki kanuna bakar. Kanunda yazılı suç ve ceza neyse, beğense de beğenmese de ona göre davranır. Burada onun aklı, mantığı, duyguları ve hukuk bilgisi çalışmaz. Bunları işe karıştırmaz.

Hatta sanırım Sami Şelçuk idi. Bir tv. konuşmasında uçuk bir misal vermişti. Demişti ki:

Başbakana Dershanelerde Destek

Başbakan Recep Tayip Erdoğan İzmir’de bir konuşma yaptı dershaneler üstüne ve bir yerinde dedi ki:

“Biz akıl sahibi, insaf sahibi, izan sahibi olanları, bu noktada dayanışmaya davet ediyoruz. Hatta bu noktada desteğe davet ediyoruz.”

Değindiği sorunlar şunlardı:

“'Niçin acaba öğrenciler üniversite hazırlık kurslarına giderler? Bunu anlamakta zorlanıyorum.”

“Bakıyorsunuz en güçlü liseden, fen lisesinden, Anadolu lisesinden mezun oluyor, o bile hazırlık kursuna gidiyor, bu bir garabet.”

“Bundan ülkemin kurtulması lazım. Milletçe kurtulmamız lazım.''

“Gündüz İnsan Gece Kurt”

Bu filmi seyretmiş miydiniz?

Gerçi çok işlenen bir konu. Hani adam gündüz insan, ama damarlarında dolaşan bir virüsle gece kurt oluyor. Bundan da müthiş rahatsızdır ama ne yapsın, hastalık işte.

Bizim medyamızda da böyleleri var. Bazen, tabiri caizse “kuzu” gibi o kadar munis, sevecen, anlayışlı, özgürlükçü oluyorlar ki, insan hayret ediyor, gıpta ediyor.

Bazen de o kadar kaba, saldırgan, hak hukuk tanımaz oluyorlar ki, insan yine hayret ediyor ve “bu kurtlar, şu kuzular mıydı?” diye sorası geliyor.

“Gündüz İnsan Gece Kurt”

Bu filmi seyretmiş miydiniz?

Gerçi çok işlenen bir konu. Hani adam gündüz insan, ama damarlarında dolaşan bir virüsle gece kurt oluyor. Bundan da müthiş rahatsızdır ama ne yapsın, hastalık işte.

Bizim medyamızda da böyleleri var. Bazen, tabiri caizse “kuzu” gibi o kadar munis, sevecen, anlayışlı, özgürlükçü oluyorlar ki, insan hayret ediyor, gıpta ediyor.

“Siz Müslüman Değilsiniz”

Evet, aynen böyle diyordu Mesut Yılmaz Avrupa Parlamentosu'ndaki oturumda konuşma yaparken; “Siz Müslüman değilsiniz, bunu anlayamazsınız.”

Adamlar afalladılar tabi. Hıristiyan olmak aptal olmak mı ki anlayamasınlar? Peş peşe itirazlar geldi ama bizimki muzaffer bir komutan edasıyla cevap yetiştirmeye çalışıyordu. Adamlar gerçekten şaşkındılar.

“Darbe” mi? Bir Daha Düşünün

Baştan söyleyelim, “darbe” ölüm demektir, “darbe” kan ve gözyaşı demektir.

Darbe, sorgusuz sualsiz atılan zindanlarda yıllarca “işkence” ve “hakaret” görmek demektir. İnsana hayvanca muameleler yapılması demektir. Anaların, babaların, eşlerin kan kusması demektir. ülkenin yağmalanması, talan edilmesi demektir. Fakirlik, yoksulluk ve yolsuzluk demektir. Bir milletin biribirine düşman edilmesi demektir. O yüzden ”mel’un” diyoruz tüm darbelere. Mel’un, yani lanetli.

Mutabakat Ama Nerde?

Ne oluyoruz? Hukuka saygı nerde kaldı? Devlet ve demokrasi bu kadar ucuz mu? Kişiler ve kurumların değeri yok mu? Kişilikler, haysiyetler, şerefler, izzet ve onurlar bu kadar kolay mı yok sayılır?

Herkes hakkını ve haddini bilmeli. Kim olursa olsun, hangi kurum olursa olsun, kanunların kendilerine vermediği yetkileri, özellikle de bu aziz milletin, düşmanlarına karşı kullansın diye verdiği emanet güce dayanarak, kullanmaya kalkışmamalı. Kimse millete kafa tutamaz. Kısa vadede tutsa da, uzun vadede asla tutamaz.

Sayfalar